Anthony Burgess- Otomatik Portakal - Kitap Okuma Projesi

Anthony Burgess- Otomatik Portakal



Otomatik Portakal Genel Bakış

Otomatik Portakal, İngiliz yazar Anthony Burgess tarafından kaleme alınmış bir romandır. İlk olarak 1961 yılında yayımlanmıştır. Kitabın orijinal ismi A Clockwork Orange'dir. 

1959 yılında Anthony Burgess'a ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı konmasıyla 1 yıldan az bir ömrünün kaldığını öğrenir yazar. Bu kalan süresinde de karısının geçimini sağlamak için roman yazmaya karar verir ve 1 yılda beş buçuk roman yazdıktan sonra da teşhisin yanlış olduğunu öğrenir. Ama artık tanınan bir yazar olmuştur. A Clockwork Orange'da Anthony Burgess'ın en başarılı eseridir. 

Eser 1971 yılında Stanley Kubrick tarafından beyaz perdeye uyarlanmıştır. Bir yerde okuduğuma göre film Anthony Burgess'ın pek içine sinmemiş. Fakat film de insanlar tarafından çok beğeni toplamıştır.

Otomatik Portakal Konusu

Otomatik Portakal, on beş yaşındaki Alex'in hayatını konu alan bir kitap. Alex dört kişilik bir çetenin üyesidir. Bu dört arkadaş geceleri sokakların tehlikeli olarak görüldüğü zamanlarda ortaya çıkar ve hırsızlık, adam dövme, tecavüz gibi akla gelebilecek her türlü suçları işlerler. Bir süre sonra Alex'in kendini çetenin başı olarak görmesinden kaynaklı arkadaşlarıyla aralarında anlaşmazlıklar başlar. O sırada Alex'in yaşlı bir kadını öldürmesi ve arkadaşlarının da o anda ona kazık atmaları sonucu Alex hapsi boylar. On dört yıllık ceza alan Alex'in hapishanede geçirdiği iki yıl sonrasında hükümet bu sistemle kötülerin iyiye dönmediklerini hatta daha da kötü olduklarını söyler. O yüzden de farklı bir yol düşünen ve bulan hükümet kötüleri iyi yapacak bir deney yapmaya karar verir. Bu deneyde de kobay olarak kullanılacak ilk kişi Alex'dir. Deney 15 günlüktür ve Alex bu sürenin sonunda artık özgür olacaktır. 

Otomatik Portakal Yorumum

Yazar kitabı 3 bölüme ayırmıştı. Hepsi de karakterin ağzından anlatılıyordu. Kitabı okumaya ilk başladığımda zorlandım biraz. İlk bölüm Alex'in düşüncelerini ve yaptıklarını anlatıyordu ve onları da okumak beni rahatsız etti. Kitap genel olarak çok fazla argo içeriyor zaten. Ama beni asıl rahatsız eden argo değildi on beş yaşındaki bir çocuğun yapabildikleriydi. Anlayacağınız çocuk tam bir suç makinesi. Vuruyor, parçalıyor, çalıyor, tecavüz ediyor...

Kitap fazlasıyla sürükleyiciydi bana göre. Yazar realist bir şekilde yazmış kitabı ve ben anlatımını da çok beğendim. 

Kitap başladığında Alex'den nefret ettim ve açıkçası kitabı bitirdiğim zaman da bu değişmedi. Hatta kitabın sadece bir kısmında Alex'e üzüldüm o da muhaliflerin hükümete karşı ellerinde koz olması için Alex'i gözden çıkarmalarıydı. Onun dışında Alex'in başına gelenleri hak ettiğini düşünüyorum. 

Kitap iyilik ve kötülüğe karşı çok farklı bir bakış açısı ortaya koyuyor. Mesela neden sadece kötülük sorgulanıyor da iyilik sorgulanmıyor? Bunu ilk okuduğumda neden sorgulansın diye düşünüp kestirip atmıştım. Sonra üzerinde daha fazla düşününce belki de o kötülük yapanları iyiye çevirmek için bulunacak çözüme iyiliği sorgulayarak ulaşabiliriz. 

Kitapta da hükümet bu kötüleri topluma kazandırmak amacıyla psikolojilerini tedavi etmeye çalışıyor. Kendince tedavi de ediyor aslında. Bu işlem gerçekleştirildikten sonra seçim yapmaktan aciz bir insan çıkıyor ortaya. Yazar şunun sorgulanmasını istiyor aslında: İnsanın irade kullanmadan iyiliğe mecbur bırakılması özgür iradesi ile kötülüğü seçmesinden daha mı iyidir?

Kitapta beni tatmin etmeyen tek yer sonuydu galiba. Sonu çok sakin bitti. Daha etkileyici bitirilebilirdi diye düşünüyorum.

Tavsiye Eder Miyim?

Kitap altı çizilebilecek çok yer barındırıyordu. Üzerine düşünülecek bir kitap. Ben çok beğendim. Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.

Otomatik Portakal Alıntı

"Koltuk altında kitaplar taşıdığını görüyorum kardeşim. Bugünlerde hala kitap okuyan birine rastlamak gerçekten nadide bir zevk kardeşim."

5/110


Yapmış olduğum diğer kitap incelemelerine aşağıdaki isimlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Simyacı
    Jane Eyre






Yorum Gönder

0 Yorumlar