Yusuf Atilgan- Aylak Adam - Kitap Okuma Projesi

Yusuf Atilgan- Aylak Adam



Aylak Adam Genel Bakış

Aylak Adam, Türk yazar Yusuf Atılgan tarafından kaleme alınan bir roman olup ilk olarak 1959 yılında basıldı. Yusuf Atılgan'ın Yunus Nadi Roman Armağanı'na değer görülen ilk romanı olma özelliğini taşır. Kitap toplamda 190 sayfadan oluşmaktadır.

Aylak Adam Konusu

Kitap, hep arayışta olan mirasyedi aylak aydın bireyin yaşamını konu alır. C. olarak bahsedilen başkahramanımız babası hayatta iken onunla büyük sorunlar yaşayan biri. Babasının kendisinde bıraktığı etkiler babası öldükten sonra da devam etmektedir. Babasından kendisine kalan tek iyi şey bolca para olup bu para sayesinde çalışmasına gerek bile yoktur. Toplumla hiçbir şekilde uyuşamadığını düşünen C. sadece gerçek sevgiyi bulacağına inanır ve bunun da peşini hiçbir zaman bırakmaz.

Aylak Adam Yorumum

Aylak Adam çok uzun süredir okumak istediğim ve oldukça merak ettiğim bir kitaptı. Buna da okuyanlardan bolca övgü toplaması etkili oldu. Bir de tam nedenini çözemesem de kitabın kapağı ilgimi çok çekiyor. Öyle karmaşık bir kapak da değil, hatta oldukça basit bir tasarımı var. Yine de insanı çeken bir kapak tasarımı olmuş (Kapağı en üstteki fotoğrafta görebilirsiniz.).

Başkahramanımız olan C. çocukluğunda babasıyla sorunları olan ve ondan nefret eden bir adam. Hatta kendisine babası gibi olmayacağını dair söz de vermiştir. Toplumdakilerden çok farklı olduğunu düşünen C. mutsuz, alışmaktan korkan, bir lokantada bile daimi müşteri olmak istemeyen, kendini aylak adam olarak adlandıran biri. 

Hayatı boyunca hep gerçek sevgi arayışında olan C. bu arayışı sürdürmeyi hiçbir zaman bırakmıyor. Hatta bu arayışa tutunuyor hayatında. Kitapta bu tutunmayla alakalı öyle güzel bir kısım var ki. C. tutamak sorunu olarak adlandırıyor bunu. İnsanın dünyada tutunacak bir şey bulma ihtiyacını ve bulamadığı zaman yuvarlanacağından bahseden bir paragraf. Yazımın sonundaki alıntı kısmına ekleyeceğim o paragrafı. Bu tutamak sorunu gibi bize sunulan öyle güzel tespitler var ki Aylak Adam'da.  

Benim dikkatimi çeken bir başka konu da C. Ayşe'ye dertlerini anlatıp yaralarını gösterdikten sonra C. Ayşe'nin gözünde tüm cazibesini yitiriyor ve sonraki gün Ayşe tarafından terk ediliyor. Yani arkadaşlar anlayacağınız kimseye yaralarınızı göstermemeniz gerek. 

Yusuf Atılgan'ın okuduğum ilk kitabıydı bu. Özgün bir anlatım tarzı olduğu kesin. Kitabın başlarında bunun sıkıntısını çektiğimi de itiraf etmek istiyorum. Kitapta sadece tek bir anlatıcı yoktu. Bazen diğer karakterlerin ağzından da okuyoruz kitabı. İşte bu geçişlerde noluyoruz? noldu şimdi? bu kim? gibi sorular sormak durumunda kaldım. Kim anlatıyor ve ne anlatıyor anlamak zor oluyordu. Fakat bir süre sonra kitap sizi içine çekiyor ve bu geçişler benim çok hoşuma gitmeye başladı. Yani denize girmeden önce söylenen girince alışıyorsun cümlesini bu kitaba da uyarlamak mümkün. 

Son olarak değinmek istediğim bir şey var. Kitapta toplam 4 bölüm görüyoruz ve bunlar da kış, ilkyaz, yaz ve güz. Bunun amacını tam olarak anlayabildiğimi söyleyemem açıkçası. Yani bence birinci bölüm, ikinci bölüm gibi bölümlere ayrılsaydı bir fark olacağını zannetmiyorum. 


Tavsiye Eder Miyim?

Yusuf Atılgan'ın okuduğum ilk kitabı olmasından kaynaklı bu anlatım tarzına alışık değildim. Fakat bir süre sonra güzel gelmeye başladı anlatımı. Barındırdığı tespitleri de işin içine katarsak güzel bir kitap Aylak Adam. Okumanızı tavsiye ederim.

Aylak Adam Alıntı

"Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, "- Veli ağanın öküzleri gibi öküz yoktur," demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin iki yüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!"

10/110

Yapmış olduğum bazı kitap incelemelerine aşağıdaki isimlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz:


Yorum Gönder

0 Yorumlar